Mithat Alam Film Merkezine Nasıl Çöküldü!

İlknur Bilir
3 min readAug 21, 2022

Bugün aslında #Netflix Türkiye’nin herkese kör herkese sağır yeni filmi #Gönül hakkında yazacaktım fakat sonrasında aslına bakarsanız BKM yapımı bu film üzerinden söylenilecek tek farklı bir sözümün dahi olmadığını gördüm. Sevgili Emek Erez’in yazısının üzerine birkaç not eklemek istedim sadece, buradan okuyabilirsiniz.

Mithat Alam Film Merkezi Salonu

Gönül filmi yerine ben size bugün Türkiye’deki sinema üretimine ve gelecekte, yetişmesini ümit ettiğimiz nice değerli sinemacının da hayatını çok köklü ve oldukça hazin bir şekilde etkileyecek bir talan ve çökme olayından söz etmek istiyorum. Yıllardır bağımsız sinemanın Türkiye’de en büyük destekçilerinden biri olan ve yüzlerce sinemacı yetiştirmiş, Emin Alper, Nuri Bilge Ceylan, rahmetli Seyfi Teoman, Zeynep Dadak gibi yönetmenleri yetiştirmiş olan benim de sinemayı öğrendiğim yer olan, yıllarca öğrencisi olduğum Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’ne kayyum rektör Naci İnci 12 Ağustos itibarile ile resmen çöktü.

Merkezin yöneticileri yapımcı Zeynep Ünal ve belgesel yönetmeni Elif Ergezen, üniversitenin kapısından içeri alınmadılar ve merkezle ilişikleri kesildi.

Kayyum rektör Naci İnci’nin bu kararının elbette tek amacı, zamanında Fahrettin Altun’un ifade ettiği gibi kurmaya çalışıp, kuramadıkları kültürel iktidarı kurmak ve aslında yıkmaya çalıştıkları akademik özgürlüğün önünü açtığı, büyük mücadelelerle kazanılmış bilimsel, kültürel ve sosyal özgürlük alanlarını ortadan kaldırmak.

Geçtiğimiz gün Fransa’ya göç edip para kazandıktan sonra köyüne Limuzin ile dönen bir vatandaşın hikayesini gördüm Twitter’da. İşte iktidardaki aklın içinde bulunduğu eziklik tam olarak bu vatandaşın yaşadığı olmamışlık ve ufuksuzluk. Var olan imkanlarla çağın gereklerine uygun bir eğitim veren nadir üniversitelerden biri olan Boğaziçi Üniversitesi’nin içinde bulunduğu bu yıkım ve talanı ancak bu eziklikle ve bu hınç ve olmamışlıkla okuyabiliyorum. Eleştirerek, yazarak, keşfederek ve sorgulayarak yakalayamadıkları kültürel iktidarı sadece yıkarak kazanmak arayışındalar ve devran şu an bu yiyicilerin devranı ama eminim yakın zamanda bu devran da dönecek.

Mithat Alam’ın kişisel mal varlığını sermaye olarak kullanıp, kurduğu Mithat Alam Film Merkezi sinemaya duyulan, büyük bir sevginin ve merak duygusunun sizi sarıp sarmaladığı ve size yepyeni ufuklar kazandırdığı bir yerdir. Ben okurken Türkiye’deki birçok yönetmen, sanatçı, oyuncu ve senarist ile tanışma, sektörden haberdar olma şansını yakalamıştım, sadece ben değil binlerce öğrencisine bu fırsatları veriyordu.

Zeynep Ünal ve yönetmen Reha Erdem ile MAFM’i konuştuğumuz röportajımı hafızaları tazelemesi için buraya bırakıyorum.

Üniversitenin ilk yılında ilk defa Kürtçe bir belgesel izleyip göz yaşları içinde salonda hiç kimse kalmayana kadar ağladığım günü, kendi anadilimin asla korkulacak bir sır olmadığını bana ve belki daha birçok öğrenciye fısıldayan, kendi kimliklerimizi birer sırmışcasına saklamak yerine, bizi biz yapan değerlerimizi sarıp sarmalamamızı ve onlarla üretip, yeniden yaratıp başka kimlik ve kültürlerle çoğalmamızı bizlere öğreten bir kültürel kuluçka merkezidir Mithat Alam Film Merkezi. Ben birçok yönümle eksik kalırdım, eğer dört yıl boyunca Mithat Alam Film Merkezi öğrencisi olmasaydım.

son olarak sevgili Mithat Bey’i böylesine değerli bir miras bıraktığı için ve bir ülkenin şu anda gururla isimlerini andığı çok değerli sinemacılarını yetiştiren bu merkezi kurduğu için kendisini rahmetle ve minnetle anıyorum.

Mithat Alam

Biliyorum ki en yakın zamanda sevgili Zeynep, Elif ve Can hoca yeniden Boğaziçi Üniversitesi’ne ve Mithat Alam Film Merkezi’ne dönecekler ve biz haklı mücadelemizi kazanacağız.

ilknur bilir

berlin/Ağustos 2022

--

--