İlknur Bilir
3 min readAug 4, 2022

--

Zeytin Ağacı afişi

Netflix Türkiye’nin Cahilleşen Topluma Cahilleşen İçerik Politikası

Ülkelerin toplumsal ve siyasi dinamikleri ve o ülkedeki sosyal trendler dijital platformların bu ülkelere getirdikleri içeriğin kalitesini de belirler.Pazar araştırmalarıyla da içerikler az çok belirlenir. #zeytinagaci #AskınKıyameti #netflix. Bu yönüyle de dijital platformların demokratikleştirici değil totaliter devletlerde birer propaganda aracı olarak işlev görebileceğini düşünüyorum ve benim doktora çalışmam da Türkiye’de dijital platformların içerik politikaları üzerine.

Türkiye toplumunun içinde bulunduğu yozlaşma, vasatlık, cahillik ve bunun beraberinde pozitif bilimlere olan güveninin erimesi şu anda Netflix gibi bir mecranın bile Türkiye kataloğunu eritmiş durumda. Topluma afyon verircesine insan aklıyla dalga geçen içerikleri üreten bu platformların bunu başka toplumlarda da aynı ölçüde yapabileceğini sanmıyorum, ya da bu şekilde kayıtsız kalınacağını düşünmüyorum.

Zeytin Ağacı ve Aşkın Kıyameti isimli ikisi de Netflix film yapımı olan dizi ve film son zamanlarda çokca tartışıldı. Ben bir yapımcı ve aynı zamanda yüksek eğitimini sinema üzerine de yapan biri olarak soruyorum kimse mi bu filmlerin dramatik yapısını incelemiyor. Kimse mi neden sonuç ilişkisi kurmuyor? Bu iki sorum da retorik sorular tabii olarak. Merak edip baktığınızda bu iki yapımın da senaryo danışmanlarının elle tutulur işler yaptığını göreceksiniz. Aşkın Kıyameti filminin bir Yılmaz Erdoğan filmi olması ve kendisinin böylesine “ruhani” bir filmle karşımızda olmasına da esen rüzgara kapılmış diye yorumluyorum.

Bu filmler açıkça pozitif bilim karşıtı söylemlerden senaryo çıkardığını sanan safsatalar dizisi. Başka türlü bir derinlikli analize ihtiyaç duymuyorlar. Analize muhtaç olan Türkiye toplumunun bu kalitede içeriklere mecbur olup olmadığı ve dijital platformların içerik polikalarını da belirleyen değişen toplum yapısı.

Türkiye’de şu anda dini tarikat ve cemaatlerin yanında, bir de üst orta sınıfın yaşadığı kolay yoldan “selamete erme”, bunalmışlıklarından kurtulma adına para ile eğitim, terapi kisvesi altında tersi bir yapıyı da görüyoruz. Bu tarz film ve dizilerin öznesi, terapi kamplarında doğru yolu bulduğunu söyleyen, iki saatlik eğitimlere onbinlerce dolar ödeyip hayatın sırrını çözen bir kesim. Caner Özyurtlu’nun da televizyonda Fatih Altaylı’ya dediği gibi takmamak için belli bir şeylere sahip olan insanlar. İçinde yaşanılan toplumun siyasi ve ekonomik hiçbir sorun ve krizine değmeyen ama aynı toplum için saadet ve çözüm yolları vaat eden safsatalar silsilesi.

Geçenlerde bir oyuncunun ekrana çıkıp şeriatı savunması boşuna değil. İktidar, medya, film endüstrisi ve eğitim sektöründe, her koldan bu toplumun içine itildiği cehaletten nemalanmaya çalışan bir güruh var. Gülseren Budayıcıoğlu dizilerine ise hiç girmek istemiyorum, kendisi ve yapımcı şirket bu zamanın acılarının simsarlarından başka bir şey değil kanımca, fakat gelecek dönemde de bu tarz içeriklerin daha da artacağını düşünüyorum çünkü toplumda mantık çerçevesinde hesap sorma, tartışma kültürü, neden sonuç ilişkisi kurma ve eleştirel bakış açısı tümden günlük hayattan çıkarılmış durumda. Eleştirel aklın ürünü değil bu projeler. “İzleyin, geçin aman bu kadar da düşünmeyin diyenler” için de Netflix ve benzeri platformlar rızamızla satın aldığımız ve bu sebeple de üretiminde pay sahibi olduğunuz içeriklerdir. İçinde bulunduğumuz toplumun düşünce şeklini ilk elden etkileme gücüne sahiptir. LGBT+ karakterlerinin dizilerden kaldırılmasının sebebi, bu film ve dizilerin belli değerlerin toplum tarafından kanıksanmasını kolaylaştırmasıdır. Belki birçoğumuz bu platformlara uluslararası kataloğu için üye oluyoruz fakat yerli pazar için de üreten dijital platformların bu toplumun içinde bulunduğu durumu yapılan anketlerden çok daha iyi yansıttığını düşünüyorum.

ilknur Bilir

--

--